TRUVA ATLARIMIZ YA DA GÜNCEL DEYİMLE PARALELLERİMİZ

...

TRUVA ATLARIMIZ YA DA GÜNCEL DEYİMLE PARALELLERİMİZ

Yazının başlığına aldanıp şu an Türkiye gündeminde olan paralel tartışmalarından bahsedeceğimi sanmayın. Konumuz, Çerkes toplumu içinde yuvalanan ve bizim kanımızı taşıyan ancak amaçları Çerkes toplumunun geleceğine hizmet etmekten ziyade hem kendilerini parlatmak hem de Çerkes halkının malzeme edilerek gizli amaçlarına hizmet ettirmek gayesinde olan odaklara hizmet eden Çerkesimsilerdir.

Toplumumuzun meselelerine toplumumuzun yeterince sahip çıkmadığı ve sorunları konusunda bilinçli olmadığı ve toplumsal refleks gösteremediği aşikardır. Ortada kalan ve çözülmemiş olan sorunlarımız kullanılmaya müsaittir ve toplumumuz adına davranıldığı görüntüsü yaratılarak meselelerimizin sömürülmesi oldukça kolaydır. Eklemlendiğimiz Türkiye toplumunda her eklemlendiğimiz yapıda kendi rengimizi koruyamadığımız için ortak bir tavrımız ve refleksimiz gelişememiştir. Kemalist, Türk milliyetçisi, devrimci, radikal dinci gibi her yapıda bu gibi hareketleri içselleştirdiğimiz için bu gibi hareketler meselelerimizin çözümünde bize fayda sağlamamaktadır.

Meselelerimizin çözümüne direkt olarak hizmet edecekleri iddiasıyla özellikle son zamanlarda ortaya çıkan hareket ve yapılanmalar ise iddialarının aksine derin ve global yapılanmalara hizmet etmektedirler. Düşünün ki siyasal bir hareket sizin adınıza doğduğunu iddia ediyor ve toplumunuzla organik bir ilgileri yok. Uyarılara rağmen adına çalışacaklarını beyan ettikleri topluma kendilerini tanıtma gereği dahi duymuyorlar. Ayrıca oldukça ağır olan anadil sorununu çözmek iddiasıyla ortaya çıkan bir grup tüm geçmişi yok sayıp, bütün bilimsel uyarıları hiçe sayıp gözümüzün içine baka baka pişkinlikle yeni, uyduruk bir alfabeyle ortaya çıkabilmekte ve ötesine geçerek bunu resmi hale getirtebilmekteler. Daha düne kadar hiçbir vatan kaygısı taşımadıklarını açıkça beyan eden kimi şahıslar, anavatandan şarkıcılar davet edip geleceklerinin önünü açıp parlementer olabilmek için çabalamaktadırlar.

Yıllardır hep şikayet etmemize rağmen işleyişi ve amaçları şeffaf olan ancak amaçlarını gerçekleştirme konusunda toplumumuzun sahiplenemediği kurumlarımıza paralel ve “Çerkes” adını kullanan derneklerimiz mevcuttur. Bakıyorsunuz bol para ile gerçekleştirilen faaliyetlere kolayca finansman sağlamaktalar. Anavatan meselesini Rus konsolosluğu önünde Rus düşmanlığı yaparak toplumumuzun içinde hem düşmanlığı yaratıp besleyerek hem de besledikleri öfkenin gazını alarak çözmüş görünmektedir bu grup.

Buna “Çerkesya Yurtseverleri” adlı vatansever grubun önce internet sitesini daleverelerle ele geçiren ve haketmedikleri halde “yurtsever” adını kullanarak gerçek “Çerkesya Yurtseverleri” anavatandayken algı yanılsaması yaratmak ve gerçek vatansever grubun yerinde ve zamanında gerçekleşen faaliyetlerini algı karmaşası yaratarak etkisizleştirmeye çalışan sanal “yurtseverler” de dahildir. Bu grup, internet sayfalarında düzenli olarak bilgi kirliliği ve kavram kargaşası yaratmaktadır.

Bunlara kendisini haber ajansı olarak lanse eden ve tüm yukarıdaki hareketleri destekleyen ve gözümüzün önündeki olayları hiç çekinmeden çarpıtan yapılanmayı da ekleyebiliriz.

Yukarıda örneklerini verdiğimiz yapılanmalar toplumun dinamiklerinin sonucunda doğan hareketler değillerdir. Bu hareketler uyuyan bir toplumda toplum mühendislerinin o topluma biçtikleri rolleri yaratmak ve o toplumu kullanmak isteyen hareketlerdir. Gürcistanın Çerkes soykırımını tanıması, Litvanya ve Estonya’ya yapılan soykırımın tanınması başvuruları, Ukrayna meselesi, Saakaşvili figürü, Abhazya’nın bir türlü tanınmaması, “Şeyh Şamilin torunları” imgesi, truva atlarımızın(paralellerimizin) faaliyetleri, “Çerkes Ethem’e iade-i itibar” çalışmaları, vatanla bağlantılı her türlü etkileşimlerin sabote edilme girişimleri, vatandakilerin Ruslaştıkları propagandası, Çerkesliğin merkezinin Türkiye olacağı yanıltmacası, dili ve kültürü olumlu etkileyecek ve bunlara soluk aldıracak anadilde televizyon meselesinin geçiştirilmesi gibi başlıkların hepsi üst üste konduğunda hep aynı amacı hedefledikleri gün gibi ortaya çıkmaktadır.

Vatanını kaybeden ve amaçsız bir duruma düşürülen bir halk olan Çerkes toplumu batılı güçlerin kadim düşman Ruslara karşı devşirip kullanacakları güzel bir malzemeden ibarettir. Çerkes toplumunun kıvama getirilmesine az bir zaman kalmıştır. Asimile olan ve vatan bilinci yerine oturmamış bunun yerine hayallerle çizilen sanal ve kutsal vatan düşüyle dolu Çerkeslerden yaratılacak yeri ve zamanı geldiğinde kadim düşmanlarının başına bela edilecek teröristlerin altyapı hazırlıkları çoktan yapılmış ve uygulama safhasına geçilmiştir. Çeyrek asır sonra iyice asimile edilmiş ve Rus düşmanlığıyla doldurulmuş Çerkeslerin ancak silah ve güçle kazanacaklarına inandırıldıkları düşlerdeki vatanları için o zamana kadar hazır edilecek “Çerkes sever” devletler üs edilecek ve fiiliyata geçilecektir. Rusyanın tüm batısı kanlı bir barikatla Çerkesler sayesinde batıya kapatılacaktır. Çerkesler belki bir yüzyıl daha batının kafasını rahatlatan piyon olarak işlevselleştirileceklerdir.

Çerkesler Çarlık Rusyası döneminde etnik temizliğe/soykırıma ve savaşın kaybedilmesiyle de sürgüne maruz bırakılmışlardır. Soykırım ve sürgünün tek sorumlusu elbette ki Ruslar değildir. Çerkesyada savaşı sürekli diri tutan İngilizler, dini propagandalarla Rus düşmanlığını körükleyen ve yine savaşı diri tutan Osmanlılar ve yerelde kullanılan Şamil imgesi, Rus Çarlığının emperyalizm hastalığı birleşerek Çerkes soykırım ve sürgününe sebep olmuşlardır. Bugün bu işin tek sorumlusu sadece Ruslardır diyerek düşmanlığı körükleyenler acaba çok mu Çerkesler? Ya da başkaca amaçları mı var?

Geçmişi iyi okumak zorundayız. Yeni kanlı emellere alet edilmeye razı olmak yerine bulunduğumuz yeri iyi okuyup olması gereken refleksleri geliştirmeliyiz. Global oyuncaklar olmak yerine enerjimizi ve imkanlarımızı vatanımız ve geleceğimiz için kullanmalıyız. Bize süslü vaadlerde bulunan truva atlarını içimizden temizlemeli ve bedenimizi ele geçirmelerine izin vermemeliyiz.

04.06.15

Marğuş Vezir

23:19

Bir cevap yazın