YA AYAKLARIMIZ SAĞLAM BASACAK VATANA YA DA YÜREKLERİMİZ

YA AYAKLARIMIZ SAĞLAM BASACAK VATANA YA DA YÜREKLERİMİZ

Ya ayaklarımız sağlam basacak vatana ya da yüreklerimiz. Başka türlü bir geleceği olamaz Çerkes halkının. Ayakları yere basmayan düşüncelerin peşinden sürüklenmeye devam ettikçe ne yüreklerimiz ne de ayaklarımız vatana basamayacak ve dolayısıyla bir geleceğimiz olamayacak.

“Üç yüz yıl savaşmış iki halktan birisi hiç haksızlık ve zulüm yapmamış gibi davranırsa, diğeri de hiç haksızlığa ve zulme uğramamış gibi davranırsa bu ancak iki halk için de aşağılayıcı bir durum yaratır, başkaca bir işe yaramaz.”( TSIPINE ASLAN)

Eğer ki meselemizi muhatabımız olan Ruslarla tüm gerçekleri ortaya koyup bir çözüme kavuşturamazsak yani Ruslar geçmişte başımıza gelen felaketlerin sorumluluğundan kaçıp bizleri oyalamaya devam ederse ve bizler de çözmemiz gereken asıl meselemiz olan haksızlığa uğramışlık ve bu yüzden vatanını yitirmekten kaynaklı geleceksizlik sorununu çözmezsek bizler tehlikeli bedeller öderken Ruslar da nüfus ve güçlerine oranla çok ağır bedeller ödeyerek çatışmalı bir geleceğe kapı aralamış olacağız. Bu mesele çözülmedikçe ve göz ardı edildikçe iki halktan da kazanan olmayacak.

Aklımızı iki taraflı olarak başımıza almalıyız. Çerkes halkı asimile edildikçe radikal hareketlerin parçası ve sürükleyicisi haline getirilecek ve bu hareketler mutlaka organize bir şekilde Ruslara karşı kanalize edilecektir. Rusların her boşluğunda bu hareketler Rus devletini kalbinden vuracaktır. Halklar ölümlü bedeller ödeyecektir.

Rus tarafı yüreğimizin ve ayaklarımızın vatana basmasını engelleyici girişimlerden uzak durmalıdır yani vatanla organik bağlarımızı koparmaya ve zayıflatmaya yönelik girişimlerden uzak durmalıdır. Bizlere yapılan tarihi haksızlıkları gidermenin yollarını bulmalı ve uygulamalıdır. Yakın dönemde Çerkesyadan sürülen Balkar ve Karaçay halklarına yaptığı haksızlığı telafi etme yönünde attığı somut adımların benzerlerini geliştirmeli ve zamanın fiili şartlarına uygun şekilde adım adım uygulamaya başlamalıdır.

Rus yönetimi 21 Mayıs 2016 tarihinde vatanlarında olmak isteyen ve tüm hayat enerjilerini vatana yönelik harcayan insanlarımıza bir önceki yılda oluşan ve somut olarak test ettiği olumlu yaklaşımına devam etmeli ve o insanlarımızın anavatanla kucaklaşmalarını kolaylaştırmalıdır. İnsani bir hak olan kendi vatanına gitmek ve kendi vatanında yaşamak taleplerini barışçıl ve demokratik şekilde talep eden ve buna barış ve demokrasi temelinde uygulanabilir bir çözüm arayan bu kitleye yaşatılacak her türlü zorluk hem dünya kamuoyu nezdinde Rus yönetimini zora sokacak hem de Çerkes halkını tehlikeli işbirliklerine itecektir. Umutların deforme edildiği bir ortamda geleceğin huzur içinde yeşermesi olanak bulamayacaktır. Düşmanlık hakim olacak ve bu, sadece acı ve ölümlerin tohumunu ekecektir.

Sorunu çözecek ve her iki halkı da ağır ve yeni bedeller ödemeden geleceğe taşıyacak yaklaşım barış ve diyalog temelli yaklaşımlardır. Rus devleti son yıllarda olumlu anlamda Çerkeslerle ilgili geliştirmeye başladığı ve kısmen de test edip olumlu sonuçlarını gördüğü denge ve diyalog temelli asıl sorunların konuşulup çözüleceği ortamı yaratacak ortamı yaratmaya yönelik tutumunu olumlu anlamda geliştirmeye devam etmelidir. Rus devletinin bu aşamada can alıcı bir hataya düşmesi ileride kendilerinin şiddetle barışa ihtiyaç duyduklarında kendileriyle muhatap olacak ve barışı ve çözümü sağlayacak gücü kendi elleriyle yok etmeleri anlamına gelecektir.

Biz barış içinde, uğradığımız haksızlıklar için çözüm ve adalet istiyoruz sadece. Biz sadece geleceğimizi barış içinde inşa etmek istiyoruz.

Marğuş Vezir

21.04.2016

22:35