OYUN

OYUN

Batı ne yapar? Batı sömürmek istediği bölgelerde ve de insanların enerjisini savaş ve vahşete evirerek çıkarına uygun şekilde dikkatleri oyalamak için kullandığı bölgelerde insanların her türlü değerini ve insanları mutantlaştırır.

Ortadoğuyu kontrol etmek isteyen Batı öncelikli olarak mutant bir İslami anlayış geliştirmiş ve bunu kullanarak iktidarlar kurmuş ve insanları da bu mutant anlayışın içinde hapsetmiştir. Günümüze kadar Arap yarımadasında yakın yüzyıllarda gerçekleşen budur. Ayrıca dikkatleri biryerlerden uzaklaştırıp işine daha rahat bakmak için ise günümüzde birden çok mutant İslami anlayışlar ve gruplar oluşturarak -Suriye örneğindeki gibi- kuvvetli kargaşalar yaratmıştır.

Yönetilmek ve kontrol edilmek istenen ülkelerin değerleri, liderleri, halkları bir kez mutantlaştırılınca o ülkenin bedeller ödemeden normale dönmesi çok zor olmaktadır…

Batının yeni mutant adayları biz Çerkesleriz. Rusya Federasyonunu sendeletmek ve yıkıma sürüklemek için arzulanan ikinci Ortadoğunun merkez unsuru Çerkeslerdir. Çerkeslerin yakın dönemde asimile olacağı öngörülmektedir. İyice asimile olmuş ve değerlerini yitirmiş Çerkesleri yeniden istenilen kıvamda sözde yeniden Çerkesleştirip Ruslarla çatıştırmak Batının arzusudur. Dil yeniden öğretilecek, düşmanlıklar incelikle işlenecek ve istenilen kıvamda mutant bir kültür oluşturulacak ve Çerkesler asimetrik cepheden savaşa sürülerek Çerkesya ikinci bir Ortadoğuya evrilecektir. Arzu ve çalışma bu yöndedir. Dikkatler bizdeyken de önce Rusyanın arka bahçeleri koparılacak, daha sonraysa Rusya parça parça koparılacaktır. Çerkes sürgününden önceki dönemlerde Çerkesyanın sürekli kan ve savaş içinde olması Çerkesyada Rusların oyalanması için Batının oynadığı büyük oyunun sonucudur. En acı bedeli de Çerkesler ödemiştir.

RF’nun bunun farkında olmaması imkânsızdır. Büyük bir hızla işleyen büyük planı bozmasının tek yolu Çerkeslerle işbirliği yaparak bu oyunu bozmasıdır. Şu an RF Çerkeslerle makul ve barış içinde bir yol çizebilir ancak yarın bir gün mutantlaşmış gruplarla ancak cehenneme beraber yolculuk eder.

Marğuş Vezir

30.08.2018

01:56

 

SORUNLARIMIZIN SEBEBİNİ ATLIYORUZ

SORUNLARIMIZIN SEBEBİNİ ATLIYORUZ

KAFFED 2018 yılını anadil yılı ilan etti. “”Çocuklara yönelik dil eğitim çalışmaları, büyükler için Alfabe kursları, Dil bilenlerden kendi bölgelerindeki atasözü, anekdot, gıbze gibi halk arasında kalmış değerlerin toparlanması, orta öğretim dil eğitimi ve eğitim kursları için yapılabilecek çalışmalar…””” üzerinde konuşulan ve üzerinde yoğunlaşılan ögelerdi…

KAFFEDin 2018 yılını anadil yılı ilan etmesi ve elinden geldiğince çalışmalar yapması elbette ki önemlidir ve gereklidir. Ancak anadil sorununu da başka sorunları da doğuran asıl sebep bu sefer de atlanmıştır. Sebep atlandığı için mevcut sorunlar ortadan kalkmayacaktır.

Bizim asıl sorunumuz farkındalık ve hedef sorunudur. Derneklerin ilk gayesinin sorunları göğüslemeye girişmeden önce sorunlar konusunda farkındalık yaratmak olmalıdır. Farkındalık yaratıldıktan sonraysa sorunların masaya yatırılması söz konusu olabilir ve o aşamada dernek bileşenleriyle soruna somut çözümler bulunabilir. İşinden, aşından ve ailesinden taviz vererek emek harcayan dernek emekçileri kültürü mü yaşatsın, sorunları mı sonlandırsın… Bu yapıyla hiçbir yere varamayız. Üç beş emekçi ve beklentisi yüksek ama beklentileri için katkısı çok az olan halkımız…

Madem her beklentinin bir bedeli var o zaman o bedeli beklenti sahiplerinin ödemesi gerekir. Derneklerden mucizeler talep eden ve yerden yere vuran insanımızın öncelikli olarak sorunlarının farkındalığıyla tanışması gerekmektedir. Derneklerde yaşayan ve yaşatılan aslında kültürümüzden ziyade bir illüzyondur. Birkaç kişininin üstün gayretiyle görsel olarak yaşayan ve toplumun yeterince sahip çıkmadığı şeyler aslında sadece anısaldır ve kanlı canlı yaşamamaktadır. Yaşam tarzının yansıması değil de hayallerin yansıması olan bu görüntüler halkımızı kurtaramayacaktır.

Yaşatmak kaygısında olan insanlarımızın yollarının kesiştiği ancak çabalarını geleceği değiştiremeden sonlandırdıkları yerler olan derneklerimiz misyonlarını görüntüyü yaşatmak yerine özü keşfettirme ve farkındalığı beslemeye kaydırmalıdırlar. İlk sıraya halkın farkındalığını uyandırıp hedefe yönlendirerek halkın bizzat katkısını sağlamaya yönelik çabaları koymalıdırlar.

Çeşitli vesilelerle KAFFED sayın başkanına ve KAFFEDin Kayseride’ki Anadil Çalışma Grubunda da dile getirdiğim gibi ilk yapmamız gereken iş farkındalığı besleyecek çalışmalara girişmektir. Önümüzü açacak fikir ve önerilerin halka ulaştırılıp halka mal edilmesidir. Bunun için de ilk olarak yazan ve çizen insanlarımızın halka ulaşması için çalışmalara girişmektir. Ayrıca somut olarak da şunu önermiştim: “Her yazar ve şairimizin halka ulaşması için kişisel ilişkilerin de kullanılarak ekonomik durumu müsait kişilerin yazar ve şairlere sponsor olmasının sağlanması ve ortaya çıkan eserlerin de halka mümkünse ilk aşamada bedelsiz sağlanması ve böylelikle farkındalığa hizmet edilmesi gerekiyor.”-Örnek olması açısından- ayrıca anadil yılı konusunda da “Madem bu yılı anadil yılı ilan ettiniz o zaman halen anadili koruyabileceğimizi göstermek hem de anadilin işlevsel olduğunu göstermek için öncelikli olarak anadilde yazan yazar ve şairlerin kitaplarını basılı hale getirtip halka mal edin. Böylece hem psikolojik özgüven kazanırız, farkındalığımız yükselir hem de dille ilgili geleceğe katkımız olur.” demiştim… Halen aynı çizgideyim.

Tüm çaba sahiplerine sesleniyorum: Elbette ki yaptıklarınız çok değerli ancak halka davasının farkındalığını kazandırmakla ve halkın farkındalığından kaynaklanan çabalarla sonuca varabiliriz. Enerjimiz toplumumuzu kurtaramaz. Enerjimizle ancak toplumu uyandırıp harekete geçirebiliriz. Toplumumuzun içindeki enerjiyle neler başarabileceğinin farkındalığını uyandırmakla büyük işler başaracağız.

 

Marğuş Vezir

28.08.2018

22:41