ENERJİMİZİ DAĞITMAYALIM

ENERJİMİZİ DAĞITMAYALIM
Hedeflerimizi net olarak koyduktan sonra hepimiz en iyi yaptığımız işlere odaklanarak yolumuza devam etmeliyiz. Enerjimizi en çok yoran durum öne çıkarılıp ileriye götürülmesi gereken sayıca çok alanın olması ve bunların kaybolmaması gerektiği kaygısıyla pek çok alanda gücümüzü aşan konulara enerji harcamamızdır. Hepimizin kaygısı Çerkes olarak sahip olduklarımızı hem yarına taşımak hem de Çerkes halkının dünyada bir yer edinerek yarınlara uzanmasını sağlamaktır. Kadim örgütlülük yapımıza rağmen örgütlenemeden her şeyi bir arada taşımaya çalışan duyarlı ve kaygılı insanlarımızla yolumuza yarım yamalak devam etmekteyiz. Her gün sahip olduklarımız azalmakta, taşıması da zorlaşmaktadır.
“Çerkes olarak sahip olduklarımızı hem yarına taşımak hem de Çerkes halkının dünyada bir yer edinerek yarınlara uzanmasını sağlamak” vizyonunda birleştiğimize göre ve bu konuda birleşenler de sayıca az olmadığına göre her şeyi bir arada taşımaktan vazgeçip en iyi olduğumuz konularda çalışmalar yapmalı ve çalışmalarımızı daha nitelikli hale getirmeliyiz.
“Çerkes olarak sahip olduklarımızı hem yarına taşımak hem de Çerkes halkının dünyada bir yer edinerek yarınlara uzanmasını sağlamak” vizyonunun pek çok ayağı vardır:
İsmimiz, farkımız, farklılığımız, yarınımız, hedeflerimiz, duruşumuz, politik dünyadaki yerimiz ve varmamız gereken yer ve değerlerimizin farkındalığı çalışmaları:
Kimlik, vatan ve gelecek farkındalığının işlenmesi…
Dünya gerçeklerini güncel olarak okuyan, hedeflerimiz açısından halkımıza uyarlayan, duruşumuzun ve tutumumuzun nasıl olması gerektiğini gerekçelerle ortaya koyan, genç nesillere vizyonumuzu aktarıp motive eden, ismimizin ve vatanımızın anlamını işleyen yayınlar, toplantılar, konferanslar…
Vatandaki insanlarımızla ortak bakış açıları oluşturulması, düşünsel koordinasyon…
Bilinen her dilde o dili anlayan insanlarla kamuoyu oluşturmak…
Çerkes felsefesiyle dünyaya bakıp, güncele uyarlayıp halka blilinir kılmak….
Dilimizle edebi yapıtlar üretmek, yayınlar çıkarmak, TV gibi platformlar kurmak:
Dilimizde şiirler yazmak, meselelerimizi dilimizde tartışacak platformlar oluşturmak, makaleler yazmak somut olarak dili yaşatmak… Yayınlar ve kitle iletişim araçlarında somut olarak yer işgal etmek….
Tarihimizi bilinir kılmak ve tarih farkındalığı oluşturmak:
Farklı farklı kaynaklardan anlatılan, yazılan tarihimizi yeniden süzgeçten geçirip gerçeklik temeline oturtup bilgilendirerek halkın özgüvenini canlandırmak…
Dilimizi korumak:
Halkı anadilinde okuryazar hale getirmek, materyaller hazırlamak, anasınıfı, ilkokul, ortaokul gibi kurumlar kurmak, devlet nezdindeki Milli Eğitim, Kültür Bakanlığı gibi kurumların işbirliğini sağlamak….
Xabzelerimize yeniden işlerlik kazandırmak:
Cenaze, düğün, thamadelik, xase vs gibi kavramlardan yola çıkarak zamana ve yeni uyarlanmış, bizi yansıtan xabzelere işlerlik kazandırmak…
Mitolojimiz:
Avrupa ve batısının hayran olduğu ve yeni bir yaşama odaklanmak için kullandığı Grek Mitolojisinin ve diğer mitolojilerin kadim kökeninin Çerkes Mitolojisi olduğunu gerekçeleriyle ortaya koyup dünyada bilinir kılmak, bunun her platformdaki propagandasını yapmak…..
Folklorümüzün korunması ve geliştirilmesi
Tüm alanlardaki çalışmaların maddi ve somut olarak desteklenmesi
“Çerkes olarak sahip olduklarımızı hem yarına taşımak hem de Çerkes halkının dünyada bir yer edinerek yarınlara uzanmasını sağlamak” vizyonuyla hareket eden bir kurumun vizyonumuzu temsil edecek söylemlerle bizi temsil etmesi.
Listeye ilk aklıma gelenleri yazdım. “ Çerkes olarak sahip olduklarımızı hem yarına taşımak hem de Çerkes halkının dünyada bir yer edinerek yarınlara uzanmasını sağlamak” vizyonunu paylaşıyoruz diyenlerin bir araya gelip haydi demesi bu iş için başlangıç olacaktır.

Marguş Vezir
16.03.2019
22:00

ACILARLA DEĞİL, ACILAR YAŞAMAMIZIN SEBEPLERİNİN FARKINDALIĞIYLA GELECEĞİMİZİ KURACAĞIZ

ACILARLA DEĞİL, ACILAR YAŞAMAMIZIN SEBEPLERİNİN FARKINDALIĞIYLA GELECEĞİMİZİ KURACAĞIZ
Çerkes Halkını acılar örgütlemiyor. Eğer acılarla örgütlenmek Çerkesler için mümkün olsaydı 21 Mayıslarda çoktan örgütlenmiş olurduk. Ancak acı temelinde örgütlenmemiş olmamız örgütlenme konusunda çıkış noktası bulamayıp bize has örgütlenmenin yolunu bulamamamıza rağmen aslında olumsuz da değildir. 21 Mayısta insanlarımızın bir araya acılardan dolayı geldiği açıktır. Acıların insanlarımızı bir araya getirmesine rağmen acılarımızla örgütlenmek bize göre olmadığı, Çerkes insanının doğasına uymadığı için örgütlenmemize yetmemiştir. Her 21 Mayısta örgütlenmemiz gerektiği konusunda hayıflanıp, bunca büyük bir acıya rağmen örgütlenemeyişimize hayıflanıp yeni bir 21 Mayısa kadar zaman kaybediyoruz.
Çerkes Halkının kavraması gereken durum örgütlenmeye çalıştığı modellerin aslında doğasına uymadığını farketmesi gerektiğidir. Acılarla örgütlenme doğamıza uymamaktadır. Çerkes insanının geleceğini örgütleyecek tek seçenek kendi gerçeklerinin farkındalığıdır. Çerkes Halkının FARKINDALIKLA örgütlenmeye ihtiyacı olduğunu yaşanan tüm tecrübelerin işe yaramaması göstermektedir.
Örgütlenmenin klasik argümanlarından en çok başvurulanı acıları kullanma ve acılarla halkı motive edip, öç alma duygusunu toplu bir güce veya -son zamanlarda olduğu gibi- asimetrik terörize eylemleri besleyen ideolojilere çevirmektir. Bu ise oluşturulan bu güç, fonksiyonunu tamamlayınca sadece devleti zorla bir arada tutacak güç olarak dönüşmekte ancak sosyal alanda acıyla bir araya gelen toplumun yaşam kalitesini arttırmak konusunda işe yaramadığı gibi toplumu ideolojilere hapsedip sürekli olarak iç husursuzluklara evrilmektedir. Ayrıca acıdan doğan güç, deneyimlediği tüm acılardan fazlasını acıların sebebi olan düşmanına yaşatmakta sakınca görmemektedir.
Çerkes Halkının çoğunluğu klasik argümanlarla kurulmuş veya kurdurulmuş devletlerde yaşamaktadırlar. Bu devletlerin kurucu unsurlarının acılardan kaynaklı reflekslerle biraraya gelmiş olmalarından dolayı ve bir halkın örgütlenmesinin tek nedeninin güç oluşturup öç almak gereğinden kaynaklandığına inandıkları için Çerkeslerin her örgütlenme çabasını tehdit olarak algılamışlardır. Çerkesler ise iyi niyetli olduklarını ispat için örgütlenme konusunda oldukça çok zaman kaybetmişlerdir. Tüm Çerkes örgütlenmeleri arafta faaliyet gösteren ucube örgütlenmelerden öteye geçememiştir.
Acıyla bir araya gelmiş insanların reflekslerinin organize edilmesiyle oluşan devletlerdeki güçler kaliteli insanlar yetiştirmeye odaklanmak yerine bir daha acı yaşatacaklara şiddetle dersini vermek konusuna odaklandığı için fiziksel savaş olmamasına rağmen ülkeler gelişememiş, ülkelerin insanları dış rakiplerin de manipülasyonuyla birbiriyle enerjisini tüketmiştir. Kaynaklar sosyal yaşamı iyileştirip kaliteli yaşamak yerine bir daha acı yaşamamak için ölmenin kutsandığı ve savunmaya odaklanıldığı bir yapı içinde çarçur edilmiştir. İnsan kalitesi eğitimle arttırılmadığı için genelde iyi örneklerinden taklit edilen yapılar her zaman deforme edilerek içi boşaltılmış, ölmek konusunda özgüveni yüksek ancak kaliteli yaşamak konusunda geri toplumsal yapılar oluşmuştur. Çerkes Halkı da sosyal şartlarda hareket alanı bulamadığı için acı temelli yapılanmaları taklit etmiş ancak içselleştiremediği kurumlar ortaya çıktığı için de bu kurumlarla hiç bir zaman ciddi bir yol alamamıştır.
Çerkes halkı farkındalıkla ve kendi gerçekleriyle örgütlenmelidir. Kendi ismi ve özgün yapısıyla örgütlenmelidir. Çerkes halkı iyi niyeti konusunda açıklama yapmaktan vazgeçip geleceğine odaklanmalıdır. Farkındalıkla örgütlenmenin sonucunda acılara sebep olan çatışmaların derin kaynağı çözülüp yokedileceği için hedeflenen çatışma değil de insanın kaliteli yaşayacağı bir işleyiştir.
Çoğunluğu diyasporada yaşayan bir halk acılarla örgütlendiğinde örgütlülüğüyle elde edeceği güç terör ve de istismar edilebilecek bütün alanlarda kullanılmaya kalkılacak bu ise o halka ağır bedeller ödetecektir. Aynı zamanda bu durum rakibine de büyük ve telafi edilemez bedellere yol açacaktır. Rus halkı da geleceğini en az acıyla örgütlenmek kadar tehlikeli olan korku ve çatışmaya odaklı güçler tarafından değil de sahip olduğu fiziki kaynakları kaliteli insanlar yetiştirerek ve gerçekleri güçle bastırmak yerine gerçeklerle dayalı çözümlerle yeniden örgütlemelidir. Bu da Çerkes halkıyla insanları yeni acılara sürüklemeden uzlaşmak anlamına gelmektedir.
21 Mayıslar bizi çözüm getirecek gerçeklerimize odaklamadığı için örgütlenmeye dönüşmeden sadece bizi bir araya getirmektedir. Acılar elbette Çerkes halkını da bir araya getirmektedir ancak acılarla geleceğini örgütlemek Çerkes halkının doğasında yoktur. Çerkes halkı elbette ki acılarını hatırlayacaktır ancak acılarını hatırlamasının nedeni topluma o acıları getiren koşulları ve toplumun idrakını elinden alarak toplumu bu olumsuz duruma sürükleyen sebepleri ortadan kaldırmak olmalıdır. Farkındalıksız mücadeleler toplumlarda acı ve yıkım yaratmaktadır. Çünkü temelinde acı ve korku gibi karşı tarafa saldırma ve öç alma ve de etkisizleştirme içgüdüsü yatmaktadır. Ayrıca acıya sebep olan güçler de etkiye tepki ilkesinden dolayı aynı acıya muhattap olacakları acıyla örgütlenen bir dünyada şiddetle muhtemeldir. Bir devlet birlikteliğinin geleceğe uzanmak için insanlarının kaliteli düşünüp yaşadıkları bir toplumsal yapıya ihtiyaçları vardır. Böyle bir toplumsal yapı acıyla ya da korkuya dayalı olarak geleceğe uzanmak isteyen toplumlardan daha güçlüdür. Çünkü toplumun tüm enerjisi toplumun geleceğinin hayrına harcanacaktır.Özetle hepimizin tek düşmanı ilkesiz ve insana değer vermeyen güçle hareket etmektir.
Çerkes halkı bilinen tüm zamanlardan beridir kaliteli bir toplum yapısıyla hep güçlü kalmış ve var olmanın en güçlü ilkesini koruduğu için coğrafyasında tutunmuştur. Çerkes halkının bölünmesi ve ayrışmasının sebebi de birleştiği insanlık kalitesi yerine farkındalıksız temelli akımlarla manipüle olmuş idrakıdır. Çerkes halkını örgütleyecek tek şey tarihindeki misyonu olan kaliteli bir toplumsal yapıda yaşamı paylaşmak noktasından hareket etmek olacaktır.

Marguş Vezir
28.02.2019
22:10