KÖPRÜ

...

KÖPRÜ

Yıllar geçti vatanımız dokunulabilir oldu olalı ancak henüz bir köprü kuramadık vatana götürecek. En büyük ve en acı gerçeğimiz bu, hepimizin.

Vatan uzakta değil ve vatana ulaşabilmek için ihtiyacımız sadece bir köprü. Herkesin ayağını sağlamca basacağı ve vatana ulaştıran yola ayağımızı taşıyacak bir köprü inşa etmeliyiz. Vatana ulaşmaya çalışan insanlar hep kendi imkânlarıyla kendi köprülerini inşa ediyorlar. Kendileri geçip varıyorlar vatana ancak bir süre sonra bu köprü yıkılıyor ve ikinci bir kişiye geçme fırsatı doğmuyor çoğunlukla.

Önce köprü inşa etmemiz gerektiğine inanmalıyız hepimiz. İnsanları yola çıkarıp hepsini birden taşıyamayacak kendi zayıf köprülerimizden geçirmeye kalkıp onları yıkılan köprümüzden düşecekleri karanlık ve soğuk sularda boğmamalıyız. Köprüye ihtiyacımız var. Küçük olabilir ve herkes aynı anda geçemeyebilir ama sağlam bir köprümüz olmalı. Köprüden geçen herkes tedirgin olmadan ve güvenle yürüyebilmeli vatana kavuşan yola. Ve herkes köprünün yerini bilmeli ve köprüsüyle gurur duymalı. Bu köprü vatana düşen canlar ve vatandan uzak ömrünü tüketmiş insanların anısına yapılmalı ve üzerinden de vatana taşımalı yeniden, vatana ait olan canları.

Köprünün harcında yürekler olmalı, inanç olmalı, sevda olmalı. Köprümüz süslü püslü ve gösterişli olmayabilir ama bizim emeğimiz ve alın terimiz olmalı. Malzemeden çalmayan ve vatan için atan yüreğin sahibi olmalı mimarı, mühendisi, işçisi. Halkın tamamının bir araya getirdiği üzerine alın teri sinmiş paralarla alınmış olmalı malzemesi. Nasıl ki Tanrıya ulaştırdığı düşünülene halkımız esirgemiyorsa elden geleni; aynı inançla sarf etmeli elinden gelen her bir şeyi. Evindeki peynirini, bahçesinde işe yarar üç beş kerestelik ağacını, çocuğuna vereceği bir günlük harçlığını, bir gün sigara içmeyip sigara parasını isteyerek ve gönülden katmalı köprüsünün inşasına insanımız. Yıllardır kanayan yarasına tuz basıp, biraz daha dişini sıkarak kurmalı köprüsünü halkım. Ve halkım bilmeli ki “Kutsaldır vatana ulaştıran yoldaki dikenleri temizlemek ve de kurmak oraya ulaştıran köprüyü.”.

O köprüden kendisinin hiç geçmeyeceğini bildiği halde o köprüden geçecek canlar için elinden gelen her şeyi yapana ne mutlu. Ne mutlu ömrünün yetip yetmeyeceğini bilmeden köprüye inanana ve emeğini esirgemeyene. Onlar ki hiç uğramayacaklar, vatan için tertemiz yürekle canlarını vatana verenlerin Tha’nın onlara sözünü verdiği lanetine. Onlar ki atalarıyla beraber, dokunacaklar en güzel boyuttaki var oluşa… Ne yazık, her şeyin farkında oldukları halde kulak tıkayan ve köprüden alıkoyanlara. Onlar en büyük kaybedenler olacak. Onlar kendilerini her gün lanetleyen atalarının ruhlarının sesiyle yaşayacaklar, kendilerini lanetleyen rüzgârların uğultularının dayanılmazlığını tadacaklar her gün. Ve onlar hak ettikleri lanetli var oluş boyutunda, sonsuza kadar azap çekecekler.

Ve soruyorum hepinize: “Var mısınız vatana vatan için atan canları taşıyacak köprüyü inşa etmeye?”

Marğuş Vezir

22.10.14

22:28

Bir cevap yazın