ARTIK YETER

...

ARTIK YETER

Vatanseverliği sloganlarla vatanı kurtarmak olan ve vatan için bir şey yapılacaksa en iyi yapacak olanın kendileri olduğuna halkımızı inandıran ve illüzyonlarla halkımızı uyutan şahıslaradır yazım. Halkın içindeki uyanışın sinerjisinin değil de kendi egolarının zapt edilmez enerjisi ile halkın önüne geçmiş ve halkımızın önünü açmak yerine egolarına yol aramaktan başka bir şey yapmamış insanlaradır yazım. Elbette ki tüm enerjilerini derin uykudaki halkımı uyandırmaya harcamış olan emekçi insanlarımızı kastetmiyorum.

Vatanı puslarından arındırıp görünür kılmamız lazımdır ilk önce. Neyi kaybetmek üzere olduğumuzu fark ettirmek lazımdır halkıma. Eğer ki vatanımızı görünür kılarsak ve kaybettiğimiz değerlerin farkındalığını toplumumuzun içselleştirmesini sağlarsak ancak o zaman toplumsal kaygılarımız somut reflekslere dönüşecektir.

Yıllarca bizi sloganlarına hapseden zihniyetler vatanseverlik maskesi altında halkımıza çok büyük zararlar vermişlerdir. Her şeyin en iyisini ben biliyorum söylemleriyle hem dinamiklerimiz güdükleştirilmiş hem de halkımızda gerçek bir farkındalık oluşması engellenmiştir. Sürgünümüz ve yok oluşumuz arabesk edebiyatına dönüştürülmüş, gerçekten ne yapabileceğimizi düşünmemiz engellenmiştir.

Halkımızda son zamanlarda yükselen bir farkındalık ihtiyacı vardır. Halkımızda geleceğine yön bulma ihtiyacı artık kendisini ifade etmek için yol bulmaya çalışmaktadır. Bu nedenle halkımızın şu anda vatanıyla ilgili gerçeklerle ve geleceğine yön verecek gerçekçi seçeneklerle kendisini donatmaya ve anlamlandırmaya ihtiyaç duymaktadırlar. Bundan dolayı öncelikli eylemimiz bu yönde olmalıdır. Statükocu ve değişmez zannedilen kurumsal yapılanmalarımızda bu ihtiyaçtan kaynaklanmış değişimler gerçekleşmeye başlamıştır. Zamanla ise eğer toplumu doğru bilgilendirip kendi meselelerini içselleştirmelerini sağlayabilirsek ilk kez bu yapılanmalarımız gerçekten halka mal edilmiş olacak ve toplumsal sorunlarımız toplumun desteğiyle olumlu bir ivme kazanacaktır.

Halkımızın köklerini salacak toprağından yoksun bir ağaç gibidir. Diasporada kendisine ait olmayan iklimlerde zamanla saksısına sığamayacak ve kuruyacaktır. Bu kaçınılmazdır.

Pek çoğu diaspora halkı (kopuntu) olarak yaşamını sürdüren halkımız diasporada kendi rengini taşıyan bir edebiyat geliştirip toplumsal bilincini besleyememiştir. Eylemsel ve geleceğe bırakabileceğimiz hareketler yerine acımızı kutsamaya ve izin verilen ayrıca bir yere çıkmayan patikalarda zaman tüketmeye yönlendirildik. O muazzam(!) egolarıyla bize sözde yol gösterenler bizi hiçbir yere çıkarmadılar sonuç olarak.

Son zamanlarda şiddetle devam eden bir Latin ve Kril tartışması vardır. Dil bilimiyle hiçbir alakaları olmayan insanların da çok şeyler söylediği bir konu.  Sevgili Latinci arkadaşlarımız yazının girişinde bahsettiğim slogancı ve aslanvari tavırlarıyla halkımın sözde iyiliğini düşünüyorlar.

Sadece ismen tanıdığım ve anavatanda araştırma görevlisi olan ve camiamızda iyi tanınan bir beyefendi ve Edebiyat üretip tüketecek, bilim üretip tüketecek bir hedef kitleleri olmayan bu alfabeci grup bilerek ve bir kısmı da bilmeyerek halkımıza en büyük kötülüğü yapmaktadırlar. Şehirleşmiş diasporik bir toplumda köyden hatırladıkları dille yeniden tekerleği keşfettirecekler halkıma. Dilbilimi oluşturulmuş, yeterince üreten ve yeterli birikime sahip olan anavatanla edebi anlamda yolları ayırmayı kafalarına koymuş bu insanların gerçek niyetleri elbette halkımıza çözüm yaratmak değildir. Yine muazzam egolarını beslemek, ondan beslenerek en gürbüz olarak önümüzde bulunmak istiyorlar.

Beyefendinin birisi “kril bilmeyenlere ulaşmak için yol olabilir mi” diye sorgulamış sözde. Ancak hiç kusura bakmasın şu an halkımda son zamanlarda yükselen ve yönünü arayan farkındalık arayışını baltalamaktan başka bir işe yaramayacak yaptığı. Eğer bu insan şu anda yükselen farkındalığın gerçek gereğine göre davranmak isteseydi halkımın geleceğinin vatanda ve vatanda temel alınanlarda olduğu konusunda halkımın farkındalığını arttırmayı seçerdi. Bu yüzyılda kendi dilinde okuyup yazamayan halkımın dilbilimsel ve dolayısıyla bilimsel yola düşmesine katkıda bulunabilirdi. Bunu seçmedi.

Şu an halkımın son bir şansı var dil konusunda. Uyanmaya başlamış bir farkındalık var. Geleceğin vatanda olduğu ve vatanda yapılanların temel alındığı bir yaklaşımı içselleştiren insanlarımızdan dil bilenler zaten vatanın kodlamasıyla dilde okur-yazarlığı edineceklerdir. Bu aşamadan sonra dili hiç bilmeyip de öğrenmek isteyen çocuklarına hem yardımcı olabilecekler hem de dil evde kullanılan bir etkileşim aracına dönecektir. Biz kimsenin bu şansı halkımızın elinden almasına göz yummayacağız.

Okuma yazma işi gönül işidir ve farkındalık işidir. Latin harfleriyle yazılan bir şiiri dil bilen her insanın kolayca anlayacağını iddia eden zat yanılmaktadır. Şiiri anlaşılır kılan şey bütünsel farkındalıktır yani “gelecek için vatan lazımdır/dilimiz ve xabzemiz yaşamalıdır ve evdekilerle(vatandakilerle) aynı dili konuşmalıyız”.

Bu zat aynı zamanda latin harflerinin krille ifade edilen seslerin kolay bellenip algılanmasını sağlayacağını ifade de etmiştir daha önceden. Bu insan o zaman latin harfleriyle şiir yazdığı sembollere (yazın) alfabe(si) demeyi bıraksın ve aynen İngilizlerde olduğu gibi fonetik alfabe desin ya da böyle bir iş için çalışsın daha mantıklı olur.

Bu zat aynı zamanda bizim gibi karşı çıkanların gerekçelerini “doğru ve geçerli değildir” diyerek geçiştirmekte ve bilimsel olmayan savlarını da lanse etmekten geri durmamaktadır.” Ayrıca düzenlenen dil konferansında dilbilimcilerin gerçek görüşleri ya gizlenmekte ya da sırf konferansa katıldılar diyerek bu insanların kendilerinin görüşlerini desteklediklerini lanse etmektedirler.

Çözüm bellidir. Anavatana ait olanda kenetlenmeli ve anavatanda var edilenin üstüne eklemeliyiz. Şu andaki önceliğimiz halkımızda uyanma isteği gösteren farkındalığa gerçek yönünü buldurmaktır. Halkımız içselleştirmediği hiçbir konuda yürümez. Öncelikli olarak yolu ve yönü içselleştirmeli ve bunu halka mal etmeliyiz. Yolumuz aklın, zamanın, bilimin ve yüreğimizin yoludur. Yüzümüz de vatana dönüktür.

Marğuş Vezir

13.12.14

02:41

Bir cevap yazın