ÖNCE KARŞILIKLI ETKİLEŞİM SONRA DÜŞÜNSEL DÖNÜŞÜM VE SON AŞAMADA DA BİLİNÇLİ DÖNÜŞ

...

ÖNCE KARŞILIKLI ETKİLEŞİM SONRA DÜŞÜNSEL DÖNÜŞÜM VE SON AŞAMADA DA BİLİNÇLİ DÖNÜŞ

Yüreklerin ve yüzlerin ayakları yere basan gerçeklerle vatana dönük olması sağlayacaktır vatana bedenleri taşıyan ayakların yürümesini. Vatana olan sevgimizi ve vatanla ilgili hayallerimizi dünya gerçekleriyle dokunulabilir ve uygulanabilir kılmadan girişeceğimiz hiçbir hareket arzuladığımız somut karşılığı doğurmayacaktır.

Ayrıca kimse kendisini vatanı kurtaramadığı için paralamasın çünkü yürekler ve toplumun ortak iradesi aynı yönde olmadıkça toplumsal bir hareket yaratmak mümkün değildir.

Artık hem anavatandakilerin hem de diasporadaki bizlerin hayallerden sıyrılması gerekmektedir. Yıllardır kurduğumuz hayallerin büyüklüğü altında ezilmekten ve yönümüzün belirsizliğinden kaynaklanan mutsuzluktan hepimiz bıktık. Uygulanabilir olmayan eylem planlarımız bizi yormaktan başka bir işe yaramamaktadır.

Şu anda en büyük ihtiyacımız vatanımızdaki insanlarla gerçek bir etkileşime geçmektir. Birbirimizi gerçekten tanımadığımız için birbirimizle gerçeklerle ne yapabileceğimizi bilememekteyiz. Hem anavatanla ilgili bir şeyler yapmak istemekteyiz hem de önümüze konulan yapılabileceklerle ilgili önermeleri kendimizden uzak bulmaktayız. Uzak bulma konusunda haklıyız çünkü hayalci ve aşırı büyük amacı gerçekleştirecek gücümüzün olmadığının farkındayız.

Şu an asimilasyon çarklarına düşmüş bir haldeyiz ve engellenemez bir hızda asimile olmaya devam ediyoruz. Asimilasyonun yarattığı acı içerisinde yok oluşun yarattığı geleceğimiz konusunda bir an önce karar verme gereği farkındalığına yön verme ve yol çizme ihtiyacındayız. Halk olarak rengimizi korumanın ve gelecekte de var olmanın tek yolu vatanımız ve vatanımızda fiziki olarak yaşayan insanlarımıza bağlıdır. Bu somut bir gerçekliktir. Vatanın yeryüzüne dağılmış evlatlarındaki renkler henüz tamamen yok olmamıştır. Bu insanlarımızdan pek çoğunda vatan sevgisi vardır ve ellerindeki somut imkânlara vatan bağlamında yön vermek mümkündür. Gerçek ve birbirimizi kandırmadığımız bir etkileşimde fiziksel olarak vatana insan ve ekonomi olarak katkı sağlamak yüksek bir olasılıktır.

Güçsüzüz evet, ve güçsüzlüğümüz kurduğumuz hayallerin çok büyük olması ve bunların gerçekleştirilme olasılığının mümkün olmayışından kaynaklıdır. Ancak gücümüzün yeteceği ve halkımızı geleceğe taşıyacak pek çok olasılık da var. Oturduğumuz yerde hiçbir olasılık hayat bulmayacaktır. Dünya gerçekleri bizlerin vatan ve diaspora olarak karşılıklı olarak barış ortamı içinde etkileşmemize olanak sağlamaktadır.

Eylem planı çok basittir.

  1. Öncelikli olarak bizi soyut hayallerle oyalayan vatan kurtarıcılarından kurtulmamız lazımdır. Vatan ve diaspora arasındaki gerçek etkileşimi engelleyen ve vatansever söylemleriyle bizi aldatan insanlarla yolumuzu ayırmalıyız.
  2. Yazar ve çizerlerimiz diasporada yok olmamanın çaresini arayan kitlemizin çare arayışına somut önerilerle yön vermelidir.
    1. Tüm söylemler barış dilini kullanmalı ve vatanın somut işleyişi için ideolojik söylemler terk edilmelidir
    2. Toplumun kitlesel hareketi yerine elle dokunabilir küçük küçük hareketler hedeflenmeli ve nasıl olacağıyla ilgili somut önermelerde bulunmalıdır
  3. Diasporayla vatan için en büyük etkileşim aracının dil olduğu bilinciyle dile büyük özen gösterilmeli. Dili bilenlerin vatandaki alfabeyle okur yazar olmaları sağlanmalı, ve ilerdeki somut tanışma ve etkileşim için dilin gereği ve önemi hep gündemde tutulmalıdır. Ayrıca okuma yazma bilen anne babaların dili hiç bilmeyen çocuklarının dil öğrenirken işlerini nasıl kolaylaştıracakları da gözden kaçırılmamalıdır.
  4. Derneklerimize devlet misyonu yüklemekten vazgeçmeli derneklerimize vatanla etkileşim ve köprü olma niteliği kazandırmalıyız. Ayrıca vatan ve diaspora arasında ciddi ve güvenilir bilgi merkezi olma özelliği kazandırmalıyız derneklerimize. Derneklerimiz ayrıca kitlesel hareketler yerine kitleyi oluşturan bireylerin küçük ve somut hareketlerine yön bulmalı ve çözüm geliştirmelidir.

Sonuç:

Hayali ve kim olduklarını bilmediğimiz insanlar olmaktan çıkarmalıyız vatandakileri. Tüm ideoloji ve inanışları bir kenara bırakıp insanlarımızı günlük yaşantıları içinde tanıştırmalıyız. Taşıyamadığımız ve dünyada hayat veremediğimi hayallerimizi sırtımızdan indirmeliyiz. Hayallerin dehşetini yaşamak yerine günlük gerçeklerimize dönmeliyiz. Uzaklarda olan ve nasıl dokunulacağı bilinmeyen bir serap olmaktan çıkarmalıyız vatanı. Toplumun işlemeye hazır ve etkileşime hizmet edecek her türlü  müessesesini -“унэкъуэщ-wunekhueşş”lik gibi-  işletmeliyiz. Ayrıca şu an bizi sanal dünyalarda gezdiren ve sadece ve sadece kendi egolarını karşılıklı okşayan kişilerin ego gösterilerini de kendimize xabze yapmadan yapmalıyız bu işi.

Elbette ki toplumumuz için en büyük arzumuz herkesin vatana dönmesidir. Bunu kitlesel olarak gerçekleştirmek mümkün değildir. Bizi bulunduğumuz yerlere çivileyen ve hareketsiz kılan çözülemez sorunlarımız vardır. Kadın ve erkek anlamında vatan ve yaşama bakışlarımızın örtüşmemesi, ailesel sorumluluklarımız, maddi olanaksızlıklar gibi sorunlar … Öncelikli olarak insanımıza vatanda somut olarak yaşanabileceği inancını aşılamalıyız. Eğer vatanda yaşanacaksa somut yolunun nasıl olacağını bilinir kılmalıyız. Bunun için vatan ile etkileşime ağırlık vermeli ve etkileşimi doğru kanalize etmeliyiz. Vatanı bir şekilde görülebilir ve dokunulabilir kılınca da vatana hayatı boyunca dokunmak isteyenler ve tüm enerjisini oraya harcamak isteyenlerimiz kararlarını somut olarak uygulayabileceklerdir. Vatana ulaşamayanlar da belki de halkının geleceği için küçücük bir katkı sağlamanın huzurunu tadacaklardır ayrıca, kim bilir…

Marğuş Vezir

20.12.14

00:20

Bir cevap yazın