DENGE

...

DENGE

Diasporada bu kadar çok nüfusa sahibiz. Davranış birlikteliğine sahip olmadığımız, ideolojilerimizi dünya gerçeklerinin önüne koyduğumuz için maalesef halkımızın yararına dişe dokunur bir mesafe de alamadık günümüze kadar. Uğradığımız haksızlıklardan dolayı  “Rus düşmanlığı”, “kutsal savaşla vatanı kurtarmak” gibi olgulara kurtarıcı olarak sarıldık. Ancak fiziksel gerçeklikler vatanı ne Rus düşmanlığıyla ne de kutsal savaşla kurtarabileceğimizi göstermektedir.

Rus düşmanlığı bize vatanımızdaki insanlarla ortak ve somut organizasyonlar oluşturamamak olarak dönmektedir. Sürekli Rus düşmanlığı söylemini kullananlar vatanda hem takibe uğramakta hem de vatandaki insanları Rus devleti karşısında sürekli asi görünümünde tutmaktadır. Kutsal savaşla vatanı kurtarma fikri de yine binlerce gencimizin hayattan fiili olarak yok edilmesiyle sonuçlanmaktadır ve ayrıca dinin ekstremist bir olgu olduğu algısını yaratmaktadır vatanda. Rus hükümeti de bu tür kalkışmalara en sert tepkiyi vermektedir.

Şu bir gerçektir ki diasporadaki milyonlarca insanımızın mevcudiyeti Rus devleti için bir kaygıdır. Bu milyonlarca insan günün birinde Rus devletinin zayıflığında büyük sorunlara yol açacak kontrolsüz bir topluluktur Ruslar için. Su uyur düşman uyumaz misali Çerkes insanının dahil olduğu uzun dönemli ve Rusyayı zor durumda bırakacak planlamalar mevcuttur batı dünyasında. Çerkes insanı kanlı planlamaların aktörü olmaya adaydır onların gözünde. Hazırda zaten Rus düşmanlığı ve kutsal savaşla vatan kurtarma fikri güçlüdür Çerkesler içinde. Bu fikirler ne kadar da eylemsel olmamışsa da bugüne kadar, bu fikirlerin batıya yarayacak şekilde eyleme dönüştürülmesinin altyapısı da hazırlanmaya ve kurgulanmaya başlamıştır. Bunun ilk adımı da Gürcü devletine Çerkes soykırımının tanıttırılmasıdır batılı güçlerce. Sırada Ukrayna’ya tanıttırılması var gibidir ancak bunun şimdilik erteletilmesi de mümkündür. Elbette ki Gürcüler de kültürel olarak pek çok açıdan Çerkeslere benzer. Elbette ki Gürcülerle bir düşmanlığımız da olmamalı. Ancak Gürcü devletinin Rus devleti için bir Truva atı olup olamayacağının sosyal denemeleri Çerkesler arasında denenmeye başlamıştır. Çerkes ve Gürcülerin ne kadar çok ortak yönleri olduğu ve ortak düşman fikri gizliden gizliye yaygınlaştırılmaktadır Çerkesler arasında. Bu fikrin yaygınlaşabilmesi de batı açısından hesapların tutacağı anlamındadır. Çerkesler biraz daha asimile edildikten sonra güya kaybettikleri kimliklerine ulaşma merkezi olacaktır Gürcistan. Sonra ise Rusya her zayıfladığında bu kimliğini yeniden keşfetmiş insanlar(!) ortak düşmanın içine sokulacaktır ve eski toprakların kurtarılması için savaş başlatılacaktır. Kimileri buna milliyetçiliklerinden dolayı, kimileriyse kutsal savaş fikrinden dolayı iyi niyetli olarak alet olacaklardır. Oluşan sonuçta yüzbinlerce insanın kaybı, vatanın harabeye dönmesi, Rus ekonomisinin çökmesi söz konusudur. Vatanda sözde bağımsızlık olsa bile batının piyonu olan bir yönetim sürekli bir şekilde iktidarda tutulacaktır. Vizyonu ve gücü olmayan bir düzende insanlarımız ikinci bir ortadoğuda yaşayacaklardır.

Peki ne yapacağız. Öncelikli olarak yukarıda anlatılanların farkındalığıyla davranacağız. Vatanımızı haksız yere kaybettik doğrudur ve vatanımızı yeniden istiyoruz ancak, hem insan sayımız olarak hem de ekonomik olarak Rus devletini bertaraf edip vatanımızdan çıkarmamız da fiziki olarak imkansızdır. Yeni bir silahlı mücadele tamamen yok oluşumuz olacaktır. Rus devleti açısından da bu şekilde geçmişte yaşattığı acıları inkar ederek devam ettirmek olanaksızdır. İleride potansiyel teröriste dönüşecek Çerkesler mutlaka Rus devletini sarsacaktır. Çerkes toplumunun istediği durum uğradığı haksızlığın Rus devletince teyidi ve gerçekten kendi vatanında yaşamak isteyenlerin eski vatanlarına kabul edilmesi ve eski vatanlarına varışlarında makul ölçüde Rus devletinden siyasi olarak destek görmeleridir. Ruslar da ileriye dönük olarak Çerkeslerin kendi ülkeleri için bir tehdit olmayacak bir çözüm istemektedirler.

Rus devleti açısından sıkıntı şudur: Diasporadaki Çerkesleri bir şekilde eski vatanlarına kabul ettiklerinde onların marijinal fikirlerinin silahlı mücadeleye dönüşmesi ihtimali vardır. Rusların bu ihtimali düşünmesi gayet doğaldır çünkü diasporada Rus düşmanlığı yapmamak ve onlarla bir şekilde uzlaşmaya çalışmak diasporadakilere ihanet olarak algılanmaktadır. Vatandakiler ise hem dünya şartlarını diasporaya anlatamamakta hem de Rus devletini aşamamaktadırlar. Ayrıca vatanda sürekli olarak sayıca az olduklarını ve karşılarıdaki güçle bir çatışma istemediklerini ifade etmektedirler. Diasporadakiler ise devletin asıl gücü olan Ruslarla uzlaşmaktan uzak bir görünüm sergiledikleri için sadece kendi varlıklarını asimile etmeye katkı sağlamaktadırlar.

Aklı başında olan düşünce ise Ruslarla Çerkeslerin uzlaşması gerektiği düşüncesidir. Çerkeslerin başına gelen hadiselerin sorumlusu Rusyanın dışında o zamanın emperyal güçleri ve Çerkeslerin uzağı görecek bir devlet yapısıyla hareket edememeleridir. Emperyal güçler yine Kafkasya için planlar geliştirmiştir. Bu planın işlemesi halinde eğer Çerkesler ve Ruslar gerekli uyanışı gerçekleştiremezse yine bedelini en çok Çerkesler olmak üzere Ruslar ödeyecektir. Rusya durumun farkındadır. Çerkes ve Abhazlarla olan siyasetini denge ve karşılıklı istekler noktasına taşımaya çalışmaktadır. Abhazlarla olan denge siyasetini Abhazyayı tanıyarak gerçekleştirmiştir. Ancak sıkıntı bu işin Çerkeslerle nasıl yapılacağı noktasındadır. Çerkeslerden bu günü ve yarın olacakları okuyan güçlü bir ses duyamamaktadır. Karşısına eski düşmanlıklarla oturararak anlaşması eski düşmanlıkları fiili olarak kendi fiili topraklarına çekecektir. Eski düşmanlıklarla kendisine bakan Çerkeslerden gizli istihbarat örgütüyle bir grup devşirmesi de olanaksızdır çünkü batılı istihbarat örgütlerinin bu işi deşifre etmeleri Rusyayı zor durumda bırakacaktır ve Çerkesleri radikalleştirecektir. Vatandaki yönetimleri de bu iş için kullanması olanaksızdır çünkü bu sefer de yine dışarıdan vatana sokulacak ajanlar bu sefer oradaki halkı önce oradaki yönetime düşman edecek ve sonra da oradaki halkı dışarıdan gelenlere yataklık yapacak bir kıvama sokacaktır.

Ne istediğini bilen bir güce ve dönüşüme ihtiyacımız var. Vatanımızı istiyoruz. Vatanımızdakiler de bizi istiyor. Dünya gerçekleri vatana çatışma ve savaş taşımamamız gerektiğini söylüyor. Çoğunluğumuz diasporadaki sürdürdüğümüz çatışmasız hayatı bırakıp vatanda ölmeye gitme istemiyoruz. Hepimiz dilimizle kültürümüzle dünyada var olmak istiyoruz. Topluca kendi değerlerimizi paylaşmak istiyoruz. Vatandakiler de oraya ideolojiler ve çatışmalar taşımamızı istemiyor. Diasporada akıttığımız alınterini oraya akıtmamızı istiyor. Önce ekonomik olarak kalkınmayı sonra ise vatan topraklarında mutlu ve müreffeh yaşamayı istiyor. Orada beraber ölmemiz için değil beraber yaşamamız için çağırıyorlar bizi. Öncelikli olarak istediklerimizin bunlar olduğunu açıkça ve yüksek sesle dile getirmeliyiz. Bu düşünce tabanı olan bir düşüncedir ve gerçeklerin söylediği düşünce budur. Bu düşüncenin toplumun büyük kesimince ifade edilmesi bizimle masaya oturacak tarafı da rahatlatacaktır. Rusların Çerkeslerle denge kurması hem kendisini güvenceye alacak hem de Çerkeslerin yok olma kabusunu yokedecektir. Bu aşamada ise vatana dönüş esasları konuşulabilecektir. Gerçekten orada yaşamak isteyen ve oraya fiili olarak katkıda bulunacak tüm insanlar zamanla belirli kriterlerle yavaş yavaş vatanlarına kavuşacaktır.

Marguş Vezir

31.08.14

01:14

Bir cevap yazın