KENDİ DAVAMIZI KAPI DIŞARI ETMEK

...

KENDİ DAVAMIZI KAPI DIŞARI ETMEK

“Çeçen, Oset, Abaza vs olan ancak kendisini Çerkes gören insanları kapı dışarı mı edelim!” tezine karşı ben de o halde insanları kapı dışarı etmediğimiz ancak kendi davamızı kapı dışarı etmeyen ve onu baş köşeye oturtan bir çözüm olması gerektiğini söylemiştim hafta sonu Kayseri’de  gerçekleşen KAFFED’in SWOT toplantısında. Ayrıca kendisini Çerkes gören kimseye Çerkes değilsin diyemem ancak isimlendirme sorununu da kabul etmekle beraber  tüzük komisyonunda çözülebileceğini ve daha geniş bir uzlaşıyla çözüme ulaşılacağını ifade eden  sayın yöneticiye de yine isim değişikliğinin elzem olduğu konusunu vurguladım. Ayrıca diğer üçüncü sayın yöneticiye de “adigece” kelimesinin iki dilden melezlenen yanlış bir kullanım olduğu ve hak arama ve kullanma konusunda muhataplarımızda kafa karışıklığına yol açtığı ve bu kelime yerine “çerkesce” ifadesinin her alanda yeniden kullanılması gerektiğini ifade ettim ve kendileri de bu konuda aynı fikirde olduklarını beyan etti. Devamında bu meselenin çözümü için bulunulan girişime somut destek vermeleri gerektiği konusunu vurguladık.

KAFFED, kendisine karşı mücadele ettiğimiz bir kurum olmamalıdır ancak KAFFED’in kendisini kullanarak mücadele etmemiz gerektiği veKAFFED’in Çerkesleri kuvvetle temsil eden Çerkes kurumu olması gerektiği aşikardır. Hem KAFFED’e karşı dışarıya yapamadığımız mücadeleyi yapmak yanlıştır hem de KAFFED’in Çerkes Meselesi konusunda terimsel yanlışlarda ısrar ederek isimlendirmenin siyasi gücünü toplumun elinden alması yanlıştır.

Tabanın %90’ı Çerkes olan bir kurumda ve tabanının %95’inden fazlası Çerkesya Halkı olan bir kurumda isimlendirme bu gerçeğe göre yapılmalıdır. Üstelik kalan %5’in kimliklerini Çerkes adı altında korumuş olmasına rağmen bu insanların kapı dışarı edilecekleri tezi temelsizdir. Kendilerini isimlerinin şemsiyesi altında korudukları Çerkes Halkının resmi olarak da şemsiyesi altına girmek anlamına da gelecektir bu isimlendirme. Bu isimlendirme siyasi olarak bize biçilen “Kafkas” rolüyle hepimizin -kabul edilen bir şablona göre- renklerimizi  dönüştürüp eritme konusundaki kurumsallaşmış çabalara kurumsal olarak engel koyup, böylelikle geleceğe uzanma şansımızı arttıracaktır. O halde “Çerkes” isimlendirmesi bir kimlik eritme teşebbüsü değildir zaten somut olarak Çerkes Şemsiyesi altında devam anlamına gelmektedir.

Bir şekilde Çerkes Şemsiyesi altında bulunmuş Çeçenlerin, Osetlerin ve Abhazların kendi örgütleriyle devam etmeleri ve bu yöndeki çabaları da olağandır. Ancak olağan olmayan ÇERKES adının siyasi ve tarihi gücünü ÇERKES isimlendirmesini kullanmaya karşı çıkarak ÇERKES halkının elinden almaktır.

Kimseye git demiyoruz ancak isimlendirme konusunda meseleyi kavramadan bundan ayırımcılık söylemi devşirerek ortada olmanın, tabanın lokomotifi olan unsurun davasını sulandırarak geleceğini bilerek veya bilmeyerek sabote etmek olduğunu söylüyoruz. Bu yüzden KAFFED’in terminolojik olarak davayı doğru isimlendirmesi gerektiğini aksi halde davayı götüren değil de davayı zayıflatan bir unsur olacağını, bunun da ağır bir yok oluşu kolaylaştıracağını vurguluyoruz.

Tüm emeğimiz ve çabamızı terminolojik bulanıklıkta “Kafkas”a veya başka bir şeye adamak istemiyoruz. Biz geleceğimize adamak istiyoruz emek ve çabamızı.

Doğru isimlendirme= Çerkesya Halkları ve Komşu Halklar

Çerkes=Adıge

Adıgece değil , Çerkesce

Etnik olanın öne çıkması ve mücadeleyi parçalamak değil mesele. Mesele etkin olan ve herkese güç veren etnik bir gerçeğin tescil edilerek bunun siyasi ve işlevsel  olarak mücadeleyi rayına oturtacak olması gerçeğiyle geleceğimize güçlü bir ivme kazandırma arzusudur.

Vezir Marguş

09.03.2020

11:44

Bir cevap yazın